23 Aralık 2008 Salı

son

bugün bir sonumuz olduğunu farkettim ilk kez...

1 Kasım 2008 Cumartesi

ben sana aşık oldum ya...

seni dinlemek güzelmiş... sen çok gizemli bir kızsın... sürprizlerle dolusun...

"ben sana aşık oldum ya..."

aklımda bir tek sen vardın uyandığımda...
günlerdir seni düşünüyorum, uyuyamıyorum...

25 Eylül 2008 Perşembe

atışma

şimdiler de hiçbirini hayallerime yakıştıramıyorum, biri hariç... onu da hayal edemiyorum, olmuyor, belki hala arkadaş olarak görüyorumdur onu, ama kendime en yakın onu hissediyoorum şu an...
onun yanında hiç sıkılmayacağımı düşlüyorum, ömür boyu atışmalarla, gülücüklerle dolu bir ilişki...
diyarbakır'a gidiyor bayram sonu (aşiretinin başına geçecek :P), ben de izmir'e... belki gitmeden görürüz birbirimizi son kez... ona sarılıp ağlayasım var, gözyaşlarımı üstüne silmek istiyorum...
çok özliycem keratayı, hiç aklımdan çıkmıycak...

24 Ağustos 2008 Pazar

...

bu gece beni düşünerek uyu...

20 Mart 2008 Perşembe

canlanma

nedense bu aralar aşk hayatım canlandı, tıpkı dershaneye ilk geldiğim zamanlar gibi...
poke çıktı ortaya... beni kestiğini daha önceden farketmiştim de, açık açık yazmaya dün gece başladı, fesbukuma "poke" göndererekten... bende onu açık açık görmezden gelmeye bugün başladım... ne çok karşıma çıktı bugün, ya da benim bugün daha çok dikkatimi çekti... dün gece tepkisiz kaldım, kızlara söyledim durumu... aslında pek tipim değil ama tatlı çocuk dedim, napim... yürü be dediler, bende "poke" yaptım ona... özge'nin dediğine göre ben masadan kalkınca onların masası tümden bana bakmış... bizim pokecik açılmış anlaşılan arkadaşlarına... yakında gamze'yi beklerim, aracı olaraktan... yarın ve ya daha sonra görücez ne olup biteceğini... ama karar verdim kendimce onunla sevgili olabileceğime, onay aldı benden, hadi bakalım üstüme başıma bulaştırmadan çıkabilecek miyim işin içinden, bırak eski sevgilisi de pek şirret bi kız, poke de azcık utangaç duruyo...
sonra şu sinemacı çocuk, biz salona giderken durdurdu, üniversite de mi okuduğumuzu, hangi bölümde olduğumuzu sordu... ben bir şey söylemedim... pınar kendince yanıtladı, çocuğun asıl amacının benim hakkımda bilgi sahibi olmak olduğunu anlamayarak... olsuuunnn, bu da güzel...
yani işte böyle yoğun bi duygusallığın sardığını hissediyorum etrafımı...
sonra burcu'dan da bir çocuk hoşlanıyomuş... ama bizim ki ilgilenmemezlikten geliyo, oysa nasıl istiyo içten içten... sonra çok pişman olacak böyle yaptığı için onu konuşmaya ikna etmek lazım...

6 Mart 2008 Perşembe

tercih

düşündüğüm gibiymiş gezgin'in olayı, tercihini seval'den yana kullanmış... o perşembe günü başlamışlar, hani benim moralimin nedensiz bozulduğu gün... ama biliyor musun gezgin'le eskisinden daha iyi anlaşıyoruz, istediğim onunla sevgili olmaktan çok ilgisiymiş aslında... şimdi ikisiyle de arkadaşım...
bir de kaçak kralım bu aralar yine görünmeye başladı... kantine giren çocuğu herkesin gözleriyle izlemesi üzerine:
- bu çocuk neden bu kadar ilgi çekti ki şimdi, dedim bana bakıp güldü, bende güldüm... meğer çocuk çok uzun boyluymuş ondan bakmış herkes...
sonra bu öğlen okyanus'ta karşılaştık, aslında iki kelime etmişliğimiz var ama selamlaşmıyoruz... arada göz göze geldik, aslında istemiyorum böyle olmasını, ben ondan vazgeçmiştim...
kendime yeni bir kral bulmalıyım...

1 Mart 2008 Cumartesi

yüreğimi sızlatıyorsun...

sen... yüreğimi sızlatıyorsun...
dün her zamankinden daha bir uzak gibi geldin... nedenini, seval'le geçirdiğin o güne bağladım, kıskandım ve bozuldum... düşündüm de ikimiz arasında karar vermeye çalışıyordun sanki... ve kararsızlık bitti sanırım... ama benden vazgeçmekte istemiyorsun en azından arkadaş olarak, ondandı burnuma dokundurduğun sevecen, neyin var anlamlı parmak dokunuşu...
güne güzel başlayacağıma söz vermiştim ama moral bozukluğumu gizleyemedi dudaklarım... erkenden eve gittim, izlemeyi bir aydır ertelediğim "Schindler'in Listesi" adlı filmin ilk cdsini koydum dvdye, üç cd, üç saat geçti, bitti...
sonra düşündüm, gerçekten moral bozukluğumun sebebi bu mu yoksa bu hafta sonu çum'un istanbul'a şim'i ziyarete gidecek olmasından dolayı kendimi unutulmuş hissetmem ve onları kaybetme korkusu yaşamam mı, ki onlar beni gerçekten tanıyan ender insanlar... çum'a bir daha ki haftasonu ona iade-i ziyarete geleceğimi söylediğimde, armağan ve gizem'in de gelmek için o haftayı seçmelerini öğrenmem ve içimdeki kıskançlık damarının yüzüme vurmasının da biraz etkisi olabilir... gerçekten onların beni unutup sıradan bi arkadaş gibi hatırlamalarından çok korkuyorum, onları kaybettiğimi düşünmek bende garip duygulara neden oluyor... akşam onlara yaptığım çağrılara karşılık olarak beni aramaları, birden kendimi onların arasında istanbul'da ismini anlayamadığım cafenin masalarından birinde oturuyormuş gibi hissetmem, bu garip duygunun silikleşmesine yol açtı... özellikle şim'in "aldım haberlerini, insan önce bursa'ya mı gider istanbul varken" demesi, çok rahatlattı içimi...
gezgin'in sadece kendimi iyi hissetmek için hazırladığım bir kılıf oldoğunu söylemek isteyip ama o zaman ona haksızlık ettiğimi düşündüğüm, eksiklerimi kapattığım bir his sadece...

26 Şubat 2008 Salı

gülümse

bugünü güzel yapan sen miydin, benim gülümsemeye karar vermem miydi emin değilim... ama ne sen olmasan ne de ben gülümsemeyi tekrar hayatıma yerleştirmesem bugüne bu kadar güzel diyebilirdim...
neden böyle bir günü yarıda bırakıp kaçtım bilmiyorum, bazı şeyleri tadında bırakmak gibi bir alışkanlığım var, sanırım amacım güzel hatırlanmak ve devam etme isteğine bağlı olarak özlenmek...
gezgin çok canımı sıktı kaçıyorum ben, dedim ve kaçtım etütten, o öylece sırasında kalakaldı, sadece dalga geçiyordum... gitmeden önce "hadi bana bi bira al gel" isteklerine "benimle kaçarsan düşünebilirim" demek eve doğru yürürken aklıma geldi, arasıra oluyo böyle...
bana çok ümit veriyo bu çocuk ya, ama bi kendimi kaptıramadım gitti, yok be kaptırdım da körkütük olamadım işte... yarın umarım her şey böyle devam eder...

22 Şubat 2008 Cuma

beni rüyasında görmüş

dün akşam seni rüyamda gördüm, dedi...nasıl, dedim... pek fazla ayrıntıya girmedi, bende çok üstüne gitmek istemedim...
onlar, bizim dershane tayfası işte gökhan, sami, çağdaş falan filan, bi yerde oturuyorlarmış, sonra ben gelmişim birden, onlara katılmışım bira falan içmişiz...
benle bira içmeyi çok istiyosun da ondandır, dedim...
fazla önemsememiş gibi davrandım ama aslında gayet önemliydi...

13 Şubat 2008 Çarşamba

trip atmıyomuş bana

her msn'e girdiğimde çıkması ve hiç konuşmaması soğutmuştu beni ondan, soğutma değil de vazgeçme aşamasına sokmuştu demek daha iyi olur...
o yüzden pek ilgilenmedim, kendi halimde davrandım, ona özel davranışlar içine girmedim... bir kaç teneffüs sonra omzuna dokunmama karşılık olarak "bak ne hatırladım, sarı renkli arpadan yapılan bir şey, cuma gününe kadar vaktin var..." dedi... gülümsedim... demek bana trip atmıyomuş, aramız iyiymiş... ama sanırım o vazgeçme düşüncesi kafama girdiğinden ona eskisi kadar yılışık davranmıyorum... iyi böyle... benimle ilgilenmemezlik yapmasın da...

2 Şubat 2008 Cumartesi

üzgünüm...
neden kaçıyorsun benden anlamıyorum, bu kadar mı korkuttum seni... ben uzaklaşmanı sağlayacak kadar kötü bi konu muydu yani...
eğer buysa tek neden zaten sen benim zannettiğim sen değilmişsin, böyle bi sohbeti kaldıramayacak kadar dar kafalı olamazsın, olmamalısın, olmamalıydın...

+ -


...

+ bu konuyu kapatalım
- tmm

...

1 Şubat 2008 Cuma

50 lilik

ah be gezgin güldürdün gene yüzümü gecenin bir yarısı... seviyorum lan seni... ama dedim ya fazla arkadaşça bizimki...

31 Ocak 2008 Perşembe

biravetavla


+ eddaaaa!! bana bira alsana
- olur ama beni tavlada yenersen
+ben tavla oynayamam ki
...

11 Ocak 2008 Cuma

güzelim bee...

Aynaya bakıyorum da, güzelim işte güzelim… ufak çekik gözlerim var, kalem çekince daha büyük gözüküyorlar… yeterinde dolgun dudaklarım da var… burnumun bazen büyük olduğunu düşünmüş olsam da bu konuda bi kompleksim yok… düz kısa saçlarım var, yakında kestiricem… vücudumu zaten tek geçerim, banyodan çıktıktan sonra millet beni izlerdi… zaten insan kendini güzel hissediyorsa öyle olur…
Ama ben bu özelliklerimi niye kullanamıyorum ki… sinan’ı gözüme kestirdim mesela, her şey yavaş yavaş gelişiyor ama çok yavaş be… napmam gerektiğini bilmiyorum ki, yinede kötü gitmiyorum ya…
Belki takarım koluma gezgin’imi ilerde…