20 Mart 2008 Perşembe

canlanma

nedense bu aralar aşk hayatım canlandı, tıpkı dershaneye ilk geldiğim zamanlar gibi...
poke çıktı ortaya... beni kestiğini daha önceden farketmiştim de, açık açık yazmaya dün gece başladı, fesbukuma "poke" göndererekten... bende onu açık açık görmezden gelmeye bugün başladım... ne çok karşıma çıktı bugün, ya da benim bugün daha çok dikkatimi çekti... dün gece tepkisiz kaldım, kızlara söyledim durumu... aslında pek tipim değil ama tatlı çocuk dedim, napim... yürü be dediler, bende "poke" yaptım ona... özge'nin dediğine göre ben masadan kalkınca onların masası tümden bana bakmış... bizim pokecik açılmış anlaşılan arkadaşlarına... yakında gamze'yi beklerim, aracı olaraktan... yarın ve ya daha sonra görücez ne olup biteceğini... ama karar verdim kendimce onunla sevgili olabileceğime, onay aldı benden, hadi bakalım üstüme başıma bulaştırmadan çıkabilecek miyim işin içinden, bırak eski sevgilisi de pek şirret bi kız, poke de azcık utangaç duruyo...
sonra şu sinemacı çocuk, biz salona giderken durdurdu, üniversite de mi okuduğumuzu, hangi bölümde olduğumuzu sordu... ben bir şey söylemedim... pınar kendince yanıtladı, çocuğun asıl amacının benim hakkımda bilgi sahibi olmak olduğunu anlamayarak... olsuuunnn, bu da güzel...
yani işte böyle yoğun bi duygusallığın sardığını hissediyorum etrafımı...
sonra burcu'dan da bir çocuk hoşlanıyomuş... ama bizim ki ilgilenmemezlikten geliyo, oysa nasıl istiyo içten içten... sonra çok pişman olacak böyle yaptığı için onu konuşmaya ikna etmek lazım...

6 Mart 2008 Perşembe

tercih

düşündüğüm gibiymiş gezgin'in olayı, tercihini seval'den yana kullanmış... o perşembe günü başlamışlar, hani benim moralimin nedensiz bozulduğu gün... ama biliyor musun gezgin'le eskisinden daha iyi anlaşıyoruz, istediğim onunla sevgili olmaktan çok ilgisiymiş aslında... şimdi ikisiyle de arkadaşım...
bir de kaçak kralım bu aralar yine görünmeye başladı... kantine giren çocuğu herkesin gözleriyle izlemesi üzerine:
- bu çocuk neden bu kadar ilgi çekti ki şimdi, dedim bana bakıp güldü, bende güldüm... meğer çocuk çok uzun boyluymuş ondan bakmış herkes...
sonra bu öğlen okyanus'ta karşılaştık, aslında iki kelime etmişliğimiz var ama selamlaşmıyoruz... arada göz göze geldik, aslında istemiyorum böyle olmasını, ben ondan vazgeçmiştim...
kendime yeni bir kral bulmalıyım...

1 Mart 2008 Cumartesi

yüreğimi sızlatıyorsun...

sen... yüreğimi sızlatıyorsun...
dün her zamankinden daha bir uzak gibi geldin... nedenini, seval'le geçirdiğin o güne bağladım, kıskandım ve bozuldum... düşündüm de ikimiz arasında karar vermeye çalışıyordun sanki... ve kararsızlık bitti sanırım... ama benden vazgeçmekte istemiyorsun en azından arkadaş olarak, ondandı burnuma dokundurduğun sevecen, neyin var anlamlı parmak dokunuşu...
güne güzel başlayacağıma söz vermiştim ama moral bozukluğumu gizleyemedi dudaklarım... erkenden eve gittim, izlemeyi bir aydır ertelediğim "Schindler'in Listesi" adlı filmin ilk cdsini koydum dvdye, üç cd, üç saat geçti, bitti...
sonra düşündüm, gerçekten moral bozukluğumun sebebi bu mu yoksa bu hafta sonu çum'un istanbul'a şim'i ziyarete gidecek olmasından dolayı kendimi unutulmuş hissetmem ve onları kaybetme korkusu yaşamam mı, ki onlar beni gerçekten tanıyan ender insanlar... çum'a bir daha ki haftasonu ona iade-i ziyarete geleceğimi söylediğimde, armağan ve gizem'in de gelmek için o haftayı seçmelerini öğrenmem ve içimdeki kıskançlık damarının yüzüme vurmasının da biraz etkisi olabilir... gerçekten onların beni unutup sıradan bi arkadaş gibi hatırlamalarından çok korkuyorum, onları kaybettiğimi düşünmek bende garip duygulara neden oluyor... akşam onlara yaptığım çağrılara karşılık olarak beni aramaları, birden kendimi onların arasında istanbul'da ismini anlayamadığım cafenin masalarından birinde oturuyormuş gibi hissetmem, bu garip duygunun silikleşmesine yol açtı... özellikle şim'in "aldım haberlerini, insan önce bursa'ya mı gider istanbul varken" demesi, çok rahatlattı içimi...
gezgin'in sadece kendimi iyi hissetmek için hazırladığım bir kılıf oldoğunu söylemek isteyip ama o zaman ona haksızlık ettiğimi düşündüğüm, eksiklerimi kapattığım bir his sadece...